Polis, taraftar ve yine aynı senaryo
Evimden çıktım, hazır akşam yurtdışından misafirlerimiz gelecek biraz erken gideyim de Lincoln’un fotoğraflarını çekip koyayım diye düşündüm. Haber Türk sağ olsun 12 gibi gelecek dediği adam 11.15’te girdiğim havalimanında yoktu.
Tranway havalimanına girdiğinde korkmadım desem yalan olur. Yaklaşık iki yüz taraftar tezahürat yapıp camlara vuruyordu. Sevgilimi mi koruyacağım, kendimi mi koruyacağım derken kendi takımımın taraftarlarına birkaç Yugoslav faulü yaparak dışarı zor attık kendimizi. O arkadaşlardan da özür dileyim bir tanesinin boşluğuna geldi sanırım.
Bedava tranway kullanımı için gişelerde tünemiş taraftarları da aşıp Dış Hatların altındaki uzun koridora vardım. Alt girişi kapatıldığı için üstten otopark çıkışından girmemizi rica etti havalimanı güvenliği ve biber gazına karşı dikkatli olmamızı, mümkünse biraz beklememizi söyledi.
Ben beklemek istemedim, sevgilimden azarı yedim ve yukarıya çıktık. Ambulanslar vızır vızır önümüzden geçiyor, insanlar telaştan ne yapacaklarını bilemiyor. Acaba neler oluyor?
Taraflı, tarafsız bir sürü sinirli insan… Fotoğraf çekememenin verdiği acıyı geçiyorum… Geciktiğim için o kadar mutluyum ki… Tek başıma olsam neyse yanımda sevgilim var. Onu nasıl koruyacaktım 1.500 insandan…
Kapalı kapıları ve çatlak camları açıp içeri girebildik sonunda. Gözlerim doldu… Biber gazından mı yoksa utanmaktan mı bilemedim. (ki halen midemin bulanması biber gazından olabileceğini düşündürüyor)
İçerde spor gazetelerinde çalışan bir kaç arkadaşımla karşılaştım. “Ağabey birkaç fotoğraf verir misin?” Sorularıma “tabii ki hayır “ cevabı alıp ayaküstü muhabbete başladım.
N’oldu ağabey burada? Soruma utanarak sıkılarak yanıt verdiler. Roberto Carlos geldiğinde sonuna kadar taraftara açılan kapılar Galatasaray taraftarına kapanmıştı. 1500’ün üzerinde olduğu sanılan grupta itişmeler başlamış ve polis olaya müdahale edip birkaç kişiyi yaralamıştı.
Gözüme birden film şeridi gibi Fenerbahçe maçındaki olaylar geldi. Ne düşündüğümü anlamış olsa gerek “bir şeyler dönüyor berk” dedi. Ondan sonra komplo teorilerimizi paylaşıp güldük biraz. Ama sadece teoride kalmayan şeyler vardı elbet.
Önce Ali Sami Yen, sonra Atatürk Havalimanı… Polis ve Galatasaray taraftarı…
Yine mi tek suçlu taraftardı. Neyse bunları bir kenara bırakalım şimdi ne kadar para verdiğimizi hala bileme sekte Canaydın yönetiminde yapılan tek doğru transfere sevinelim.
He bu arada taraftar Canaydın ile barıştı sanmayın. “Yönetim istifa” diye bağıran taraftarlar, havalimanında “Fikrimiz değişmedi” diye bir de pankart açmışlar.
Hoş geldin Lincoln…
Dipnot: gözlerimin bulanıklaşması ve mide bulantısı bber gazına verilen normal bir tepki midir?
Comment Form under post in blogger/blogspot