3/21/2007 01:44:00 ÖS

Gerçekle kurgu arasında Çankaya

posted under by berkgun |




Salyangoz Yayınları'ndan Cumhurbaşkanı'na cinayet suçlaması. Hrant Dink'in öldürülmesinden 19 gün önce çıkan "Çankaya Kabusu: 864" adlı kitap Dink'in cinayeti ile benzerlikler taşıyan hatta isimler dışında aynı olan kurgusunda Cumhurbaşkanı'nın ve Köşk'ün cinayetlerin arkasındaki güç olduğunu anlatıyor. Romanda dahi olsa böyle bir suçlamanın dile getirilip getirilemeyeceği ve bunun suç olup olmadığı ayrı bir tartışma konusu oldu. Bazı hukukçular bununda bir suç olduğu görüşündeler. Romanda olsa mevcut Cumhurbaşkanı'nın katil yada azmettirici olarak göstermenin suç unsuru olduğu düşünülüyor.


Türkiye ve Dünya Hrank Dink suikastini konuşurken ATV Ana Haber bülteninde Paris muhaberiyle yapılan bir bağlantı şok etkisi yarattı.


Türkiye ve Dünya Hrank Dink suikastini konuşurken ATV Ana Haber bülteninde Paris muhaberiyle yapılan bir bağlantı şok etkisi yarattı.

Muhabir, önce Deveciyan ile görüştüğünü ardından da Le Monde'da çalışan bir ermeni gazeteciyle görüştüğünü belirtip "Ermeni gazetecinin Hrant Dink suikastinin Türkiye'nin yaklaşan Cumhurbaşkanlığı seçimlerini etkileme planının bir parçası olabileceğini düşündüğünü" söylüyordu.

Bu iddia sadece Le Monde muhabiri ile de gündeme gelmemiş suikastten 19 gün önce piyasaya çıkan "Çankaya Kabusu: 864" adlı romanda da yer almıştı. Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi işlenen siyasal cinayetlerin önemli bir yer teşkil ettiği romanda ilk öldürülen gazeteci Hrant Dink süikastine bir çok açıdan benziyor.

Cinayetin günü aynı!

Romandaki Cumhurbaşkanı'da Hrant Dink cinayetinin ardından olduğu gibi suitkasti kınayan bir açıklama yapıyor ve işin en şaşırtıcı olan boyutu ise ilk cinayetin Hrant Dink suikastinde olduğu gibi bir Cuma günü gerçeklemiş olması.

Çankaya Kabusu adı romanda büyük bir gazete "Kara Cuma" manşeti ile okurlarına haberi duyururken, medyada "Faili Meçhul Cinayetlere Son" benzeri kampanyalar başlatıyor.

Bu iddialar sadece roman veya Le Monde'daki Ermeni gazeteci ile de sınırlı kalmıyor. Hrant Dink'in avukatıda Dink'in Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi ülkeyi yönlendirmeye yönelik bir cinayete kurban gitmiş olabileceğini söylüyor.

Romanın öngörüleri bu kadarla da kalmayarak cinayet sonrası güvenlik güçleri arasındaki tartışma ve birbirlerine yaptıkları "Cinayete karışan isimler sizin kontrolünüzdeydi, neden önlem almadınız" suçlamalarını ve gözaltına alınan tetikçiye Samast gibi iyi davranılması gibi yaşadığımız olaylardanda bahsediyor.

Romanda öldürülen ikinci gazetecide Dink gibi muhalif ve bağımsız bir isim. Ölümüde aynen Dink gibi bir silahlı saldırı sonucunda gerçekleşiyor.

Romanda olaylar üst düzey bir Köşk bürokratının gözünden anlatılıyor ki bu da akıllarda Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri olabilir mi sorularını yaratıyor.

Cumhurbaşkanı Bunalım'da!

Veli Denizhan Kalkan'ın kaleme aldığı ve Salyangoz Yayınları tarafından piyasaya çıkartılan "Çankaya Kabusu: 864" adlı politik romanda ayrıca Cumhurbaşkanının seçim öncesi yaşadığı kaygı ve girdiği bunalımda konu ediliyor.

Romanda Cumhurbaşkanı ve yakın çevresi sürekli "Cumhuriyet karşıtı odaklar"ın komplolarına karşı durmaya çalışırken kendilerini bir şüphe girdabının içinde buluyor. Farklı kesimler ile dirsek temasına giren bu şahıslar Atatürkçü çevrede büyük bir hayal kırıklığı yaratırken, ard arda işlenen cinayetler de Köşk'e hakim olan şüphe girdabını adeta bir kasırgaya çeviriyor.

Ve Dahası


Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde Atatürkçü çizgisiyle tanınan bir gazeteci ve bir istihbarat görevlisi öldürülüyor. Gazeteci bombalı suikasta kurban giderken çok tanınmayan ama kilit görevde bulunan istihbaratçının ölüm nedeni kayıtlara kalp krizi olarak geçiyor

Subayların siyasete müdahale çabaları

Kitabın konu aldığı diğer bir kesim ise gizli gizli toplanan ve siyasete müdahale çabası içinde olan genç subaylar.

"Toplumu iyi tanıyorum"

Veli Denizhan Kalkan'ın Aktüel'e yaptığı açıklamada Kalkan, romanının Hrant Dink cinayeti ve sonrasında yaşanlara çok benzemesine ilişkin olarak "Bazı şeyleri bilmek için kâhin olmaya gerek yok, romanda anlatılan tüm kesimleri iyi tanımak yeterli! Anlatılanların gerçeklerle örtüşmesi anlamında soruyorsanız bazı şeyleri bilmek için Türkiye'de kâhin olmaya gerek yok. Bunlar Türkiye'de sürpriz olarak karşılanacak cinsten değil. Roman yazmak için gerekli olan esas şey hayal gücüdür. Toplumsal hayatla ilişkili unsurları göz önüne sermeyi amaçlayan bir roman yazacaksanız o toplumu iyi tanımanız gerekiyor. Yani burada özel bilgi kaynakları var mı konusu ikinci derecede bir öneme sahip. Özel bilgi kaynakları çok spesifik konularda yazılan romanlarda belki gerekli olabilir. Onun dışında romancının esas malzemesi yazarın odasına kapanması ve beynidir. Buradaki gerçekçiliğinin başarı ölçüsü de toplumu tanıma düzeyiyle doğru orantılıdır. Romanda anlattığım tüm kesimleri iyi tanıyorum. " diyor.


Gerçek ile kurgu, yüzyıllardır birbirine giren iki kavram. Aslında geçmiştede bu tarz kehanetler gerçekleşmiştir. Daha önce yaşanan olayların tekrarına kehanet denirse artık. Tarihin tekrardan ibaret olan bünyesine bir virüs gibi girmiş bu tür olayların sadece kurgu olarak kalması da en iyi niyetli dileğimiz.

0 yorum

Make A Comment